İstanbul’un Üsküdar ilçesinde 04 Temmuz 1987 tarihinde Diyarbakırlı anne-babanın en küçük çocuğu olarak dünyaya gözlerimi açmışım. Öz geçmiş nasıl yazılır, sorusunu kendime çok sordum. Şimdi sizlere de soruyorum: Sahi nedir öz geçmiş? Öz, adımın ilk hecesiyse ve ben hâlâ Ümraniye Ahmet Cevdet Paşa İlköğretim Okulu arkadaşlarımın yanında masum bir çocuk oluyorsam, 75. Yıl Cumhuriyet Ticaret Meslek Lisesi arkadaşlarımı görünce durgun bir gençsem ve Dicle Üniversitesinde arkadaşlarımla buluşunca neşeli birine dönüşüyorsam geçmişim, geçmiş midir? Ben geçmişimi yaşam kapımdan geçirip, ardından el sallayarak, ‘‘Güle güle!’’ diyemedim. Geçmişte yaşadığım acılarımı sırtıma yükledim; sevinçlerimi, mutlu anlarımı gönlüme sıkıştırarak, dengede durup umutla yürümesini öğrendim. Bu yüzden bir öz geçmişim yok benim. Beni ben yapan, unutamadığım yaşantılarım var. On yıl İstanbul’da mali müşavirlik bürosunda çalıştım. Meslek edindirme programlarında meslek eğitmeni olarak görev aldım. Anne olunca çocuklarımı kendim yetiştirmek istediğimden diplomalı ev hanımı olarak hayatımı iki kızımın gelişimine adadım. Fakat üretmek, çalışmak ruhumda vardı. Yazmak benim için bir araç değil, ihtiyaçtı. Evimde çocuklarımı yetiştirirken, ‘‘Topluma ve insanlığa nasıl hizmet ederim?’’ sorusunun çıkmazına girdim ve kaleme sarılarak ilk romanımı yazmaya başladım. Eğer, ‘‘Yaralı Taşlar’’ ismini verdiğim dosyamın buram buram kitap kokan sayfalarında şu anda geçip gitmeyen öz geçmişimi okuyorsanız ben ilk romanımı başarıyla bitirmişim demektir. Hayallerime giden yolda ilk kapıyı açarak sevgili okuyucularımla kitapların büyülü dünyasında buluşmaktan oldukça mutluyum.
Eseri:
Yaralı Taşlar, Roman, Lîs Yayınevi, 2021