Mala Çete’den Sabıt’ın 10. Qarkocan Köyü’nden Sefi Temê’nın Kızı Zübeyde’nin 6. Çocuğu olarak dünyaya gelir. Daha 4 yaşında iken babası yaşlılık ve hastalık sonucu hayata veda eder. Anne Zübeyde’nin sınır tanımaz fedakârlık ve gayreti ile yedi kardeş hayat mücadelesi verirler. Ailenin bol miktarda arazisi ve büyük-küçük baş hayvanları vardır. Naim, küçük yaşından itibaren arazisi ve hayvanları olan bir köylünün yapması gereken tüm işlere katılır; hayvan güder, orak ve tırpanla ot-buğday biçer, çift sürer, sur ve çeper örer, bazen kendi sırtında, bazen de hayvan sırtında yük taşır, toplar, temizler, korur.
Yedi yaşında hayatının ikinci derin şokunu yaşar. İlkokula başlarken, o güne kadar konuştuğu tek dil olan ana dilinin yasak olduğunu öğrenir ve artık ilk kez ismini duyduğu bir dil ile konuşması gerektiği emredilir. Bu durum onun düşünce ve duygu dünyasında hayatı boyunca derin bir iz bırakır.
Naim, küçük yaştan itibaren köy hayatını hem zor hem de dar bulmaya başlar. Daha geniş ve daha “rahat” bir dünyaya açılma hayallerine kapılır. İlkokuldan sonra annesinin rızası ile köye izne gelmiş kuzeni/eniştesi İsmet ve ablası Makbule’ye takılarak “dağı taşı altın” olan İstanbul’a gider. “Rahat bir dünya/yaşam” hayaliyle gitmiş olduğu bu kentte kısa sürede zorlu emek mücadelesi ile tanışır. Bu vesileyle yer yer sendikal mücadelelere dâhil olur. Genç yaşta kendisini sağ-sol, emek sermaye mücadelesi ile kızışmış siyaset sarmalı içinde bulur.
Siyasal bilinçlenme ile kimlik bilinçlenmesi de gelişir. O zamana kadar düşünce ve duygu dünyasında anlamsız gibi duran yasaklanmış ulusal kimlik ve dil meselesinin aynı zamanda siyasi bir anlam taşıdığını görür. Kendisinde Kürt kültürüne, kimliğine, Kürtlerin özgürlük ve demokrasi taleplerine derin bir ilgi gelişir. Bu alanlardaki mücadelelere sempati ile bakar ve destekçi olmaya yönelir. Artık ulusal kurtuluş ve sınıfsal olarak dünyayı değiştirme hayalleri, olgunlaşan düşüncelerle şekil bulur, harekete geçer.
Kitabın yazarı baskıcı rejim ve yönetimler, siyasi gerilimler, ekonomik belirsizlikler yaşayan bir ülkede kalıp sınırlama ve baskılarla karşı karşıya kalmaktansa yurtdışına gitmeyi tercih eder. O hayallerinin yolcusu olarak birçok ülkeyi gezer. İnişli çıkışlı, riskli ama aktif bir hayat sürdürür.
Bulunduğu mekânlarda işçilikten başlayarak farklı deneyim ve tecrübeler edinir. Yaşamsal birikimleri ve tecrübelerini birleştirerek ticari hayata atılır. Şu an itibariyle ticaret ve üretim alanında faaliyetlerini sürdürmektedir.
Çok uzun yıllar köyüne uzak kalır.
Naim, yaşamını sürdürdüğü uzak diyarlarda hayatı boyunca köydeki anılarını hafızasında hep canlı tutar. Tarih ve sosyolojik olarak kimliksiz ve kayıtsız bir köyü, köy yaşamını ve insanları kaydederek, anlatarak bu alandaki eksikliği gidermeye karar verir. Bu kitap böyle bir düşüncenin ürünü olarak ortaya çıkar.
Yazarın hayal yürüyüşü halen devam etmekte. Hayallerin bittiği yerde yaşamında biteceğini bildiği için “durmak yol yola devam” esprisiyle hayatını sürdürmekte.